Css-Tasarimm.tR.gg

bilgin insan

Ana Sayfa


      Hoş  Geldiniz 



 
                Bilgi

Hakikate ulaşmanın anahtarı olan bilgi; kutsal olan özelliğiyle hep var olmuştur. Tarih boyunca cazibesini hiç kaybetmemiş, her zaman ulaşılmak istenen değerlerin başında gelmiştir. Bu yüzden insanoğlu bilgiyle sürekli iç içedir. Bu beraberliği sağlarken yeni bilgilere ihtiyaç duymuş ve hep yeni bilgiler aramıştır.

Bilgiye ulaşmanın en değişmez yolu okumak olmakla birlikte bunun sadece okumakla sınırlı olmadığını, karşılaştığımız bütün haller, ortaya koymuştur. Bilgiyi bazen tecrübeyle elde ederken, bazen düşünerek kazanırız. Okumanın da sadece kitap sayfalarıyla sınırlı olmadığını, kendimizi, kainatı, eşyayı… okuyarak da sahip olacağımızı, sahip olduğumuz bilgilere bakarak anlayabiliriz. İşte bu kadar çok yoldan ve kolaylıkla ulaşabileceğimiz bilgi havuzunda bazen kirlilikler oluşabilmekte. Artık bu noktadan sonra bilginin sağlamasının yapılmasına ihtiyaç duyulur. Acaba her bilgi gerekli midir ya da her bilginin hayatımızdaki yeri nasıl olmalıdır. Bunların temel süzgeç görevini toplumlarda din yapar. Bilginin doğruya ulaşılmak amacıyla kullanılması onu hakikatle buluşturur.

Yaşadığımız şu dönemde bilgi çağında olmamıza rağmen belki de tarih boyunca hakikatten en uzak dönemimizi yaşıyoruz. Demek ki sadece kuru bir bilgiye sahip yeterli değil! Önemli olan sahip olduğumuz bilgiye yön verebilmektir. Bunu yapmak bilginin kaynağına ters düşmemekle gerçekleşir. Bu kaynak bizden ne yapmamızı istiyor? Eğer hakikatin kendisini görürsek hedefe ulaşmış olunuz. Eğer biz bilginin süsleriyle ilgilenirsek ayı gösteren el misali aya değil de ele bakarız. Yine insan vücudunun o muhteşem yapısını görüp bunu sadece akılla açıklamak beklide bilginin kaynağına yapılacak en büyük zulümdür. Görmeyen gözlerin, işitmeyen kulağın, düşünmeyen aklın ne fayda sağlamayacağı gibi hakikatten uzak bilgininde ne işe yaramayacağını bilmek zor olmaz.

Demek ki hakikatten uzak, fayda vermeyen ilim(bilgi) harcanmayan hazine gibidir. O halde gerçek olanın hayatımıza yön vermesi gerekiyor. Kitap yüklü merkepler gibi olmak istemiyorsak sahip olduğumuz bilgilerin bizleri hakikate ulaştıracak davranışlara yönlendirmesi gerekiyor. Kur-an’nın bilgiden çok bilinç vermesi işte bu noktada bizleri de bilgiye yaklaşımımız konusunda bize yol göstermektedir.

Bilgi olarak kastettiğimiz şey sadece okuma-yazma derecesiyle ilgili değildir. Alemlere rahmet olarak gönderilen, bilginin anlamını hayata uygulayan en önemli şahsiyet olan Hz.Muhammed(sav) ümmiydi. Yani kendisine peygamberlik geldiğinde okuma-yazma bilmiyordu. Bunun yanında isminin başında ve sonunda birçok unvan-sıfat olan nice kişiler ise bilginin anlamını akledememektedirler.

Hayatımızda sürekli yığdığımız bilgi depolarının anlamını ve etkilerini hakikatle buluşturamadığımız müddetçe bilgi bizlere yük olmaktan öte bir şey getirmeyecektir. Hakikatten kastettiğimiz; ilim(bilgi)in hikmet frekansını yakalayabilmesidir. Yani doğru, adaletli, ihlaslı, saygılı, ağırbaşlı, cömert….gibi sıfatları kazanabilmektir. Bilgisi sınırlı olan insan kazandığı bütün bilgilerde insana bilmediğini öğretenin adını aramalıdır. Ve bunu bütün bilgilerde aramalıyız. Fen ilimleri yada islami ilim ayırımı yapmaksızın. Belki de bilgi ile kaynağa ulaşılan hakikat hikmetle sağlanacaktır. Zaten bunu yakalayan insanda eşrefi mahlukat olma özelliğini, kamil insan özelliğini kazanacaktır.

Etkilerini hayatımızın hemen hemen her yerinde hissettirmiş olan modern kültür ne yazık ki bilgi anlayışımızı ve bilgiye bakış açımızı da etkilemiştir. Artık bilgiden kastedilen şeyin çok şey bilmekle anlamlandırıldığı ve bu bilgilerin süzgeçten geçirilmeksizin düşünülmeden kabul edilmesi, nice bilgi yarışmalarında istenen spot bilgilerin bilgiyi ne kadar basit bir değere indirgediğimizin en açık ispatlarındandır.Hatta makam mevkinin, paranın,basit çıkarların bilgiye tercih edilmiş olması bizim hala bilgiyi içselleştiremediğimizi gösterir.

Bildikleriyle amel eden örnek bir sahabe nesli ile günümüz bilgi kurdu(!) olduğunu zanneden nesil arasındaki farkı düşünürsek bu, anlattıklarımızı özetlemeye yetecektir aslında. Bir taraftan kendisine gelen bilgiyi(vahyi) hemen hayatına uygulayan etkilerini hayatında hissettiren anlayış, diğer taraftan ise sürekli bilgiye doymayan, hep biraz daha öğrenmek isteyen ancak yine de bilginin kaynağını göremeyecek kadar kör olan bir anlayış…

O halde kainattaki her yerde O’nun izi olduğu ve dönüşünde ancak O’na olacağı sünnetullahına uygun olarak bilgiler O’nu anlamada kullanılmalıdır. ”Şüphesiz Allah,her şeyi bilendir, her şeyden haberdardır.”


Bugün 1 ziyaretçi (1 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol